Bu sabah gözümüzü Polonya’nın Krakow şehrinde Marcin ve Ania’nın evinde açtık. Marcin bize kahvaltı hazırladı ve Polonyalıların çoğunun evinde kahvaltı yaptığını söyledi. Kahvaltı tuzlu şeyler içeriyordu ve Merve bunu beğendi. 🙂 Kahvaltının üzerine Merve’nin hazırladığı Türk kahvesiyle birlikte biraz da evlilikle ilgili konulara geçiş yaptık. Kültürel farklılıklardan bahsettik. Sonra yaptığımız plana göre sabah erkenden tuz madenine gitmek üzere yola çıkmaya karar verdik.
Kahveler bittiğine göre fazla da zaman kaybetmeden evin hemen yakınında bulunan otobüs durağından tuz madeninden geçen 304 numaralı otobüse biniyoruz. Dün aldığımız bir günlük bilet hala geçerli.
Wieliczka Tuz Madeni UNESCO tarafından 1978 yılında Dünya Mirası Sit alanı ilan edilmiş. Ayrıca o kadar eski bir maden ki milattan önce bile kullanıldığı tespit edilmiş. Dünyanın en eski tuz madenleri arasında bulunan Wieliczka Tuz Madenleri 1996 ya kadar aktif olarak kullanılmış. Toplam uzunluğu 300 km bulan tünellerden biz sadece küçük bir kısmını gezeceğiz. Tuz madeninde tur, rehberli yapılıyor. Saatlere göre belirlenmiş farklı dillerin turları mevcut. Yabancılar için tuz madenini ziyaret etmek kişi başı 89 zloty. Eğer içeride fotoğraf çekmek istiyorsanız bunun içinde ekstradan 10 zloty daha ödemeniz gerekiyor. Bizim turumuz saat 10 da başlayacak ve ikimizde ilk defa bir madene gireceğiz.
Tuz madeni içerisinde rehberle birlikte gezerken bazı alanlarda anlatımlar heykeller ve diğer görsel materyallerle desteklenmiş.
Teknoloji daha bu kadar gelişmemişken önce insan gücüyle daha sonra hayvan gücüyle ve son olarak raylı sistemle tuzlar madenden dışarıya çıkarılmış.
Madenin koridorlarında ilerleyip girdiğimiz her salonda daha çok şaşırıyoruz.
Turumuz devam ediyor ve en görkemli alana giriş yapıyoruz Büyük Kilise. Tuz Madeni hakkında araştırma yaptığımızda en çok fotoğrafını gördüğümüz yerdeyiz. Sandığımızdan daha büyük. Hemen merdivenlerden inerken sağımızda duvara oyulmuş heykeller ve resimlere hayran kalmamak mümkün değil.
Tuz Madeni turunda en fazla 130 metre derine kadar iniliyor. Turistik geziye çok küçük bir kısmı açılmış ama bu kısım bile o kadar büyük ki çıktığımızda bunu daha iyi anladık.
Saat 10 da başlayan turumuz iki buçuk saatlik gezinin ardından 12.30 da sona eriyor. Türk lirasına çevirdiğimiz (çevirmemeliyiz) zaman bizim için epey pahalı bir gezi oldu bu fakat verdiğimiz para için hiç pişman değiliz. Eğer daha iyi İngilizce biliyor olsaydık çok daha anlamlı olacaktı.
Tuz madeni gezimizin ardından otobüsle şehir merkezine gidiyoruz. Çok acıktık, hemen gördüğümüz simite benzeyen yiyeceği midemize indiriyoruz. Sonra Wawel Kalesine doğru ilerliyoruz. Kalenin köşesinde bir kule var. Krakow’u yüksekten ve gündüz gözüyle görmek için bilet aldık. Fakat bizim tahmin ettiğimiz gibi bir açı yok. Küçük camlardan eğilip şehre bakabiliyorsunuz. Bu bizi hayal kırıklığına uğratıyor. Hatta bu konuyla ilgili Merve “Buraya çıkıp 8 Zloty vereceğime bu parayı çöpe atsaydım daha iyiydi” diyor. 🙂
Neyse böyle ufak şeyler keyfimizi kaçıramaz. Wawel Kalesi’nin üzerinden Vistül Nehrinin usul usul akışına dalıyoruz. Evet içinden nehir geçen şehirleri çok ama çok seviyoruz.
Manzaraya doyum olmuyor ama daha görülecek yerler var. Wawel Kalesinde sadece Bazilikaya girip tur attıktan sonra Krakow meydanına geçiyoruz.
Kaleden çıktıktan sonra çok susadık. Girdiğimiz markette dolabın içerisinde karpuz satılıyor. Ama nasıl?
Meydana vardığımızda ikimizin de ayaklarının altı çok ağrıyor ama gezmekten vazgeçmiyoruz. Marcin ve Ania ile bilikte dün akşam meydan gelmiştik. Fakat gündüz gözüyle görmek bir başka güzel.
Sonra Yahudi bölgesine gitmeye çalışıyoruz ama bir türlü gidemiyoruz, doğru tramvayı bulamıyoruz. Açlığın ve yorgunluğunda etkisiyle böyle şeyler olabiliyor 🙂 Sonunda doğru tramvayı bulup Yahudi bölgesine gidiyoruz. Orada Zapiekanki yiyip karnımızı güzelce doyuruyoruz.
Üzerine de Merve’nin aklından çıkmayan yerden dondurmayı da yiyoruz. Bir günde yapabileceğimiz şehir turunun sonuna geldik.
Karnımız doyunca yorgunluk daha da artıyor ve tramvayla eve geri dönüyoruz.
Eve vardığımızda sadece Ania bizi karşılıyor. Marcin yakında oturan ailesinin yanına gitmişti henüz geri dönmemiş. Biz Marcin ve Ania’yı çok sevdik. Birlikte çok güzel vakit geçirdik. Umarım dünyada başka bir yerlerde en kısa zamanda tekrar bir araya geliriz. 🙂
Bize verilen odamızda yarın sabah için eşyalarımızı hazırlayıp uyku moduna geçiyoruz. Yarın sabah Marcin ile birlikte şehir merkezine gideceğiz. Sonra o işe biz yolumuza….
Bugünle ilgili hazırladığımız videoyu aşağıdan izleyebilirsiniz.
Günlük yol bilgileri: Bugün bisiklet sürmedik. Bol bol yürüdük. Telefonun saydığına göre 17.589 adım.
Henüz Yorum Yok